Ana Sayfa
Bölüm
Bölüm Başkanından

Bölüm Başkan'ından

                                                                

Sosyoloji  Anlayışımız:


Sakarya Sosyoloji Bölümü, Türkiye’de  1993 yılında   kurulmuş  ve  sosyolojik  anlayışa  yeni bir  mana ve  bakış açısı  getirmeyi  hedeflemiştir.  Bu bakış, sosyal bilimlerin ve özelde  de sosyolojinin yalnızca batılı  teori ve bulgular içinde  öğretilmesinden çok,  yerli bir anlayış ve  malzeme ile kendi  çerçevesini  belirlemesi gerektiği  tezidir.

Sosyal  düşünce, batı’da  her sosyal bilimcinin kendi  ülkesi ve  toplum yapısı  ile sınırlı çalışmalar yapmasından kaynaklanan bir  zeminde  gelişmiştir.  Özellikle Fransız, Alman, İngiliz ve  diğer batılı ülkelerin ortak değerleri, bu bilgileri kendi ortak kültürü içinde fakat  nüans farklarıyla sunmalarına ve  yoğun bir batı  tarih ve sosyal hareketleri  istikametinde   geliştirmelerine imkan vermiştir.

Türk sosyolojisinin,  öncelikle kendi toplumsal gerçekleri,  sosyal  yapısı ve değerleri  kapsamında bir sosyoloji   kurması bir  gereklilik ve  sorumluluktur.  Bu yöndeki  çalışmalar,  sosyoloji   disiplinin adı konulmadan önce,  tarih  araştırmaları  çerçevesinde gelişti  ve bu konuda, dünyanın büyük  sosyal bilimcilerinden İbni Haldun’un  çalışmaları ile  kendine ait bir  metodoloji  ve  bilgi  felsefesi oluşturdu.

Birçok  Müslüman Türk sosyal bilimcileri,  Dede Korkut’tan  itibaren Osmanlı’da Meşrutiyet dönemine kadar, tarih ilmi içinde sosyolojik  araştırmalar yürüttü.  Yusuf Has Hacip, Katip Çelebi, Farabi, Naima Mustafa, Ahmet Cevdet Paşa, Mustafa Nuri Paşa  gibi çok sayıda tarihçi,  sosyolojik çalışmaları  Saint Simon ve  Ogüst Comte’den çok önceleri  ilmi açıdan ele alarak  ciddi  sosyal  analizler ortaya koydular. Bu kaynaklar, şu an bile çok ciddi  bir bilgi birikimi olarak araştırmacıların  önümde bulunmaktadır.

Ne yazık ki, Türkiye’de  batılılaşma hareketlerinin, bir kopyacılık veya  adaptasyon şeklinde  ülkemizde uygulanmasıyla,  bu  temel kaynaklar ve  elde edilen bilgi birikimleri bir kenara bırakılarak  batının bilgi ve tecrübeleri  referans alındı.  Toplum ve medeniyetimize ait  bilgi anlayış ve felsefemiz,  bir anlamda devre dışı bırakılarak  yalnızca batılı  bilgi ve metotlar çerçevesinde  düşünme  ve çalışmamıza imkan verildi.

Bir toplumun ilmi açıdan en önemli özelliği, kendi bilgi felsefesini ve teori oluşturma seviyesine  ulaşabilmesidir. Fakat, batının metot ve teorileri; tartışma kabul etmeden  bu çabanın önüne  engel  olarak getirilmiş  ve orijinal sosyoloji  çalışmalarının üretimi engellenmiştir. Bu durum ister istemez, Türkiye’deki sosyal bilim çalışmalarının, uluslararası ilim dünyası için  farklı bir görüş   ve yöneliş  oluşturma imkanını ortadan kaldırmıştır. 

Türk sosyal bilim tecrübesi,  İslam  toplumlarının medeniyeti  içinde yer alan  geniş toplumsal  uygulamalar ve bilgi  birikimi ile  iç içe  bulunarak;  farklı bir gelenek ve  bakış açısını  temsil etmektedir. Bu yüzden,  batılı geleneğin bilgisi,  bir  karşılaştırma faktörü olarak  önem taşırken;  batı dünyasının  değerleri ve  sosyal şartları,  Türk sosyolojisi ve sosyal bilimleri için  bağlayıcı bir özelliği  oluşturmamaktadır.
 
Sakarya sosyoloji bölümü,  yerli sosyoloji anlayışını  önemli bir   hedef  olarak ortaya koyarak, Türk sosyal bilim tarihinde kendine gerçekçi bir misyon  belirlemiştir.  Sosyoloji eğitim ve araştırmalarının  böyle bir çerçevede yapılmakta olması, öğrencilerimizin de kendilerine ve bilgi  kaynaklarına olan güvenlerini  arttırmakta  ve  sosyal  araştırmalara  farklı bir ivme kazandırmaktadır.  

Bu duygu ve düşüncelerle öğrencilerimizi bir taraftan modern sosyoloji bilgileri ile donatırken, diğer taraftan da Mevlana'nın "Benim bir ayağım sabit diğer ayağım dünyayı dolaşır" hareketiyle kendi toplumumuzu da öğreterek yetiştirmeye çalışıyoruz.

Sakarya Sosyoloji Bölümü'ndeki farklılık ile dünya gerçeklerinden kopmayacağınıza fakat kendinizi bulacağınıza bütün kalbimle inanıyorum. 

Bölümümüzü tercih etmiş ve edecek olan öğrencilerimize başarılar dilerim. 

Prof. Dr. Mustafa Kemal Şan