Ana Sayfa
Duyurular
Mehmet Genç Hocamızın Anısına
MEHMET GENÇ HOCAMIZIN ANISINA

MEHMET GENÇ HOCAMIZIN ANISINA

1934 yılında Artvin, Arhavi’de dünyaya gelen Mehmet Genç, 1958 yılında Sezai Karakoç’la aynı sırayı paylaştığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 


Aynı zamanda, Doğan Cüceloğlu ve genç yaşta hayatını kaybeden Erol Güngör’ün de yakın arkadaşıdır. Erol Güngör vefat ettiğinde onun hakkında “sanki beynimin yarısını kaybettim” ifadelerini kullanmıştır. 


1960 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Türk İktisat Tarihi Enstitüsü'nde iktisat tarihi alanında, Halil İnalcık’ın da hocalığını yapmış olan Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olarak atandı. 


Mehmet Genç, magnum opus’u olan Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi isimli eserinin teşekkürname kısmında hocası için şu sözleri sarf eder: 
“Türkiye’de ilk defa, dilerim son olmaz, bir bilim adamının nasıl bir insan tipi olduğunu onun şahsında müşahade fırsatı buldum”. 


 Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Halil İnalcık gibi Türk tarihçilerinin yanında tarihçilik anlayışı olarak Fransız Annales Ekolünün anlayışını benimseyen bir diğer isimdir. 


Bu ekol, önceden kahramanlara, hükümdarlara odaklanan tarihyazımının odağını sosyal ve iktisadi boyutlara yöneltmiştir. Ekol aynı zamanda, sosyal olguların uzak tarihe bakılarak (longue durée) anlaşılabileceğini ifade ederek tarihsel sosyolojiye de katkıda bulunmuştur.


Hocasının danışmanlığında “Batı’daki Sanayi Devrimi karşısında Osmanlı sanayisi nasıl bir değişim geçirdi?” sorusu temelinde bir tez hazırlamaya karar veren Mehmet Genç ilk başlarda konuyu arşive girmeden de çalışabileceğini düşünmüştü. 
Bu kararı vermesindeki bir diğer sebep de eski harflerle matbu metinleri okuyabilse el yazısı metinleri okuyamama konusundaki endişesidir. Ancak dönemin şartlarında, Türkiye’deki imkânlar Mehmet Genç’in doktora tezindeki hipotezlere cevap verebilecek olgunlukta değildi. 


“Önümde iki yol vardı” diyor Mehmet Genç. “Ya verileri yeterli düzeye getirmek üzere yeni kaynaklar bulacaktım; yahut da mevcut verilerle yetinerek, onlardan ne çıkarılabiliyorsa, onu tez olarak yazıp araştırmayı noktalayacaktım”. 


Hocası ikinci yolu tavsiye etse de, ikinci yol onun içine sinmiyordu. Bu durumda kendi deyişiyle, akademi yerine ilim yolunu tercih etmişti ve çalışmasını yaklaşık 40 sene sonra bitirmiş bulunuyordu. 


İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ile cok sıkı ilişkileri olan Genç, Baykan Sezer'in özellikle YL ve Doktora öğrencilerine ders ve seminer vermesi için sıkça davet edildiği bir dönem sonunda kendisine Genel Sosyoloji ve Metodoloji alanında Fahri Doktora payesi verilmiştir. 


Türk Sosyolojisini tarihle buluşturması açısından Baykan Sezer-Mehmet Genç çizgisi bir cok verimli sonuçlara neden olmuş, çok sayıda Sosyoloji öğrencisi de Genç'le ve onun çok özgün fikirleri ile buluşma imkanına kavuşmuştur
Kendisini akademinin zincirlerinden kurtardıktan sonra “son ümidimin yegane mercii” dediği arşivlere girmeye karar vermiş ve arşivlerin sandığı kadar ürkütücü olmadığını görmüştü. 


Ama arşiv endişesini en aza indirgeyen unsur hiç şüphesiz gündelik notlarında bile eski yazıyı kullanan dostu Erol Güngör’ün desteği idi.

Adeta, Sokratesçi bir tavırla yazmaktan uzak duran Mehmet Genç’in yayınlanmış tek kitabı Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi’dir. Makalelerinden ve konuşmalarından oluşan bu kitapta özellikle “Osmanlı İktisadî Dünya Görüşünün İlkeleri” makalesi göze çarpmaktadır.
Bu makalede, Osmanlı İktisat Sistemi’nin ilkelerini provizyonizm (iaşecilik), tradisyonalizm (gelenekçilik) ve fiskalizm başlıkları altında açıklamıştır. 


İaşecilik ilkesine göre temel amaç tebaanın günlük iaşesini karşılamak olmuştur. Nitekim, katıldığı bir konferansta, “İktisatçılar bana kızabilir ama…” diye sözüne başlayarak, Osmanlı Devleti’nin modern öncesi bir dönemde bile bir refah devleti olduğunu belirtmiştir. 


Avrupa’da ve dünyanın diğer birçok yerinde insanlar açlıktan ölürken, Osmanlı’da devlet halkın iaşesini karşılamak zorundaydı. 


İktisatta ‘gelenekçi’ bir ilke benimseyen Osmanlı Devleti, iktisatta ulaştığı başarıyı korumak için gelenekçiliği benimseyerek iktisat düzeninin değişmesinin önüne geçmiştir. 


Son olarak, fiskalizm ilkesine göre de, ülkeye giren paranın her sene en az bir önceki sene kadar olması hedeflenerek, iktisatta sürekli bir artış amaçlanmıştır. Bu şekilde Osmanlı Devleti’nin kapitalizmin tam karşısında duran bir yol izlediğini ortaya koymuştur. 


Katıldığı bir televizyon programında, bu kapitalizmin karşısında duran sistemin sosyalist bir sistem olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı sorulmuştur.
Bu soruya, Osmanlı Devleti’nde insanlar ye

tiştirdikleri ürünleri pazarda satabildiği için bu sistemin kapitalist veya sosyalist olarak adlandırılamayacağını, bunun yerine kendine özgü bir sistem olarak düşünmenin daha doğru olacağını belirterek cevap vermiştir.


Mehmet Genç hocası Ömer Lütfi Barkan’dan miras aldığı bilimsel ciddiyetle Türkiye’de ve dünyada sadece tarihçileri değil özellikle Annales ekolünün katkılarıyla iktisatçıları, antropologları ve sosyologları da etkilemiştir. 


 Bunun yanında, nezaketi ve tevazuu ile birlikte herkesin kendisinden bir şeyler öğrenebilmesini sağlamıştır. Mehmet Genç’in eserinin önsözünde ifade ettiği üzere “Hac Yolunda Bir Karınca” olarak geçen ömrü 18 Mart 2021’de son bularak aramızdan ayrılmıştır.