Sosyoloji Kulübümüzün düzenlediği konferanslar serisinin 14.si, Ömer Tuğrul İNAÇER'in katılımıyla gerçekleşti.
İnançer ana hatlarıyla konuşmasında şunlardan bahsetti: "Bizim medeniyet algımızda yazıdan çok sözün tesiri vardır. Bizim medeniyetimizin üretiği eserlerinin adı edebiyattır. Edeb sözünden türetilmiştir. Edeb ise eline, diline, beline sahip olmak demektir. Batı medeniyetinin ürettiği eserlere ise literatür denilmektedir. Bu kelime ise Latince letter yazmak fiilinden türetilmiştir. Bu iki kaynağa dikkat etmek gerekir. Medeniyetimizde muhatap anladığını kendi hafızasında yeniden yorumlar, muhayyilesinde yeniden şekillendirir. Yazı ise değişmez, dolayısıyla kişiye muhayyile imkânı vermez. Yazı medeniyetinde belge olmayan şey yok kabul edilir. Söz medeniyetinde ise inanma esastır, dolayısıyla gözle görülemeyen, elle tutulamayan şeylerde bizim medeniyetimizin (Şark medeniyetinin) ilim sahası içine girer. Doğrular sadece belgelerle veya laboratuara sokulan bilgilerden ibaret değildir. Tanzimat’tan itibaren bize diretilen her şeyi belgelendirme anlayışı ile düşünce geleneğimiz değiştirilmiştir. Türk düşünce sistemi Şark’tan kopmuş Garba ise tam olarak eklemlenemediği için eksik bir medeniyet haline gelmiştir. Fikir üretebilmemiz için çok kavrama, mefhuma ihtiyaç vardır. Bunun içinde çok kelime kullanmak gerekir. Günümüzde ise Türkçenin sadeleştirilmesiyle birlikte kelime sayısı azaltılmış buna fikir üretimine menfi tesir etmiştir. İnançer, insanın eğitilemeyeceğini, insana maarif kazandırılabileceğini belirtmiştir. Maarif arif olmak demektir. Yani iyiyi kötüden ayırt edebilme, temyiz yeteneğine sahip olma demektir."